Sonntag, 25. Oktober 2009

the genius of the crowd

there is enough treachery, hatred violence absurdity in the average
human being to supply any given army on any given day

and the best at murder are those who preach against it
and the best at hate are those who preach love
and the best at war finally are those who preach peace

those who preach god, need god
those who preach peace do not have peace
those who preach peace do not have love

beware the preachers
beware the knowers
beware those who are always reading books
beware those who either detest poverty
or are proud of it
beware those quick to praise
for they need praise in return
beware those who are quick to censor
they are afraid of what they do not know
beware those who seek constant crowds for
they are nothing alone
beware the average man the average woman
beware their love, their love is average
seeks average

but there is genius in their hatred
there is enough genius in their hatred to kill you
to kill anybody
not wanting solitude
not understanding solitude
they will attempt to destroy anything
that differs from their own
not being able to create art
they will not understand art
they will consider their failure as creators
only as a failure of the world
not being able to love fully
they will believe your love incomplete
and then they will hate you
and their hatred will be perfect

like a shining diamond
like a knife
like a mountain
like a tiger
like hemlock

their finest art

Sonntag, 11. Oktober 2009

come along it is the break of day
surely now, you'll have some things to say
it's not the time for telling tales on me

so come along, it wont be long
'til we return happy
shut your eyes, there are no lies
in this world we call sleep
let's desert this day of hurt
tomorrow we'll be free

let's not fight i'm tired can't we just sleep tonight
don't turn away it's just there's nothing left here to say
turn around i know we're lost but soon we'll be found

well it's been rough but we'll be just fine
work it out yeah we'll survive
you mustn't let a few bad times dictate

so come along, it wont be long
'til we return happy
shut your eyes, there are no lies
in this world we call sleep
let's desert this day of work
tomorrow we'll be free

let's not fight i'm tired can't we just sleep tonight
don't turn away it's just there's nothing left here to say
turn around i know we're lost but soon we'll be found

Donnerstag, 23. April 2009

Buluşmak Üzere

Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım

CAN YÜCEL

Denizi Özleyenler İçin

Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret,
Bakar ağlarım.

Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
Bir midye kabuğunun aralığından:
Suların yeşili, göklerin mavisi,
Lapinaların en harelisi...
Hala tuzlu akar kanım
İstiridyenin kestiği yerden.

Neydi o deli gibi gidişimiz,
Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
Köpükler ki fena kalpli değil,
Köpükler ki dudaklara benzer;
Köpükler ki insanlarla
Zinaları ayıp değil.

Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret.

Orhan Veli Kanık

Mittwoch, 22. April 2009

Bluebird

there's a bluebird in my heart that wants to get out

but I'm too tough for him,I say, stay in there, I'm not goingto let anybody seeyou.
there's a bluebird in my heart that wants to get out

but I pur whiskey on him and inhale cigarette smoke

and the whores and the bartendersand the grocery clerksnever know thathe'sin there.
there's a bluebird in my heart that wants to get out

but I'm too tough for him,I say,stay down, do you want to mess me up?you want to screw up the works?you want to blow my book sales in Europe?
there's a bluebird in my heart that wants to get out

but I'm too clever, I only let him outat night sometimeswhen everybody's asleep.

I say, I know that you're there,so don't be sad.

then I put him back,but he's singing a littlein there, I haven't quite let him die and we sleep together like that with oursecret pact

and it's nice enough to make a man weep,

but I don't weep, do you?

Bukowski

Freitag, 17. April 2009

Bazen Nev

Hatırlıyor musun kim olduğunu
Hala hissedebiliyor musun
Ne zamandır farkında mısın yokluğunun
Arasan bulur musun kaybolduğun yerleri

Gündüzün geçtiğini farketmedin bile
Anılar sinemasından bir bilet almışsın bu gece
Ömrün küsmek ve pişmanlıkla geçip gidiyor
Bak hala aynı soruyu soruyorsun kendine

Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Boğazında yıllanır bir düğüm
Umrunda mı zamanın senin küskünlüğün

İçin öyle sıkılır kimse bilmez neyin var sen bile
Olup bitenleri seyredersin öylece
Yalnızsındır kalabalıklar içinde kim daha iyi bilir ki
Bir ses vardır çözer herşeyi yasaktır duyamazsın

Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Boğazında yıllanır bir düğüm
Bazen

Gündüzün geçtiğini farketmedin bile
Anılar sinemasından bir bilet almışsın bu gece
Ömrün küsmek ve pişmanlıkla geçip gidiyor
Hala aynı soruyu soruyorsun kendine

Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Bazen

BEN BÖYLEYİM

Üzgünüm acı sözlerim için
Üzgünüm seni kırdığım için
Haklısın bana darılsan bile
Beni terketsen bile
Ne yapayım ben böyleyim

Üzgünüm bütün olanlar için
Üzgünüm mutlu yıllarım için
Aşkımız lekesiz olmalıydı
Şüphesiz olmalıydı
Affedemem ben böyleyim

İster vur ister okşa
İster tut ister yolla
İster sev ister zorla
Ben böyleyim

Söz: Ümit Aksu

....

Yığınla cam kırığı ağzımda
Konuşsam paramparça olucam sanki

Yine koca bir hayalkırıklığı çıktı bana buradan
Güle güle kullanırım artık
Ne zaman birine yine inanmam gerekse
Çıkarır koyarım ortaya

Mittwoch, 15. April 2009

GİTMEK ZAMANI



Gitmek zamanı,
Geldiğim gibi suskun ve sessizce.
Oysa ağaçları söker sandığım fırtınalarım,
Bir yaprağı bile oynatamadı.
Kelimeler tıkanıverdi,
Hikaye yarım kaldı.
Anlatılamadı.
Gitmek zamanı,
Yavaştan bavullar hazırlanmalı.
Kırık sevdam,
Bir köşesine özenle konmalı,
Ve öylece tozlanmalı.
Gitmek zamanı,
Bir bahar ikindisi ölmek için.
Belirsiz bir yerde ansızın.
İnceden bir sızı gelmeli,
Tüm yüreğimi kaplamalı.
Seni düşünmeliyim o an.
Nerdesin,kimlerlesin?
Ama bilmemeliyim.
Sende bilmemelisin.
Yüreğimin neresindesin?
Yüreğinin neresindeyim?

Faruk Tekin
YÜRÜMEK...

yürümek;
yürümeyenleri arkasında boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye
karanlığın gözüne bakarak yürümek..
yürümek;
dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup,
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek ..
yürümek;

yolunda pusuya yattıklarını,
arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek ..
yürümek;
yürekten gülerekten yürümek ...

NAZIM HİKMET

1

Ne zamandır yazmak istiyordum,
bir türlü gelmedi kelimeler
Belki hiç gelmezler dedim...

Aslında gelmediler de hala...Ama paylaşmak istiyorum kendim yazmasamda bazı şeyleri...
En azından onları buraya yazayım değil mi...

İlk girdi "Kendime"ydi ikinci Canan'a olsun mesela.
Dün çok ihtiyacım oldugu bir anda geldi, ne iyi etti de geldi...
Konusmayı özlemişim yargılanmadan,sansürlemeden söyleyeceklerimi :)



DOSTLUK

Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.


Gözümüzün dilinden anlar,
elimizin sırrını bilirsin.


Namuslu bir kitap gibi güler,
alnımızın terini silersin.


O gider, bu gider, şu gider,
dostluk, sen yanı başımızda kalırsın


Nazım Hikmet